0
FİLM - Her Şeyi Bitirmeyi Düşünüyorum
- mildly
- 06/09/2020 19:08
{{toplam_adet}} Yorum
Bu gönderiye henüz yorum yapılmamış.
Gönderiye Yapılan Diğer Yorumlar ({{toplam_adet}}) {{toplam_adet}} Yorum
Kullanıcısının Gönderiye Yaptığı Yorumlar ({{member_adet}})
-
{{yorum.Username}}{{formatPostTime(yorum.Time)}}
{{formatPostTimeBefore(yorum.Time)}}{{yorum.RoleName}}{{yanit.Username}} {{formatPostTime(yanit.Time)}} {{yanit.RoleName}}
{{formatPostTimeBefore(yanit.Time)}}{{yanit2.Username}} {{formatPostTime(yanit2.Time)}} {{yanit2.RoleName}}
{{formatPostTimeBefore(yanit2.Time)}}
Charlie Kaufman’ın yönettiği ve Kanadalı yazar Lain Reid’in
2016 yılında basılan aynı isimli romanından senaryolaştırdığı
“Her Şeyi Bitirmeyi Düşünüyorum” için tam anlamıyla türler arası bir kolaj.
https://filmakinesi.net/her-seyi-bitirmeyi-dusunuyorum-izle-2020.html
Küçücük bir kasabada büyümüş, düzgün eğitim alamamış ama potansiyeli (resim yeteneği) olan, sorunlu ebeveynlere sahip ama onlardan hiç uzaklaşamayıp onlar ölene kadar aynı evde yaşlanan, kız arkadaş bile edinemeden 80lerine gelen, hayatını ev-dondurmacı-okul üçgeninde geçiren, kendini gerçekleştirememiş bir adamın çarpık sanrılarıyla ölüme yürüdüğü o son anlarını anlatan bir yapım.
okulda bir hademeyken kendini bir ödüllü fizikçi olarak düşlemesi, hayali kız arkadaşını ailesiyle tanıştırmaya getirmesi ve kızın bir ömür boyu o evden ayrılamaması (aslında hiç gerçekleştirilemediği için yinelenen bir aileye kız arkadaş tanıştırma düşü), belki dondurmacıdaki kız ile muhabbet ilerletebilirim diye dondurmacıdan alınan ve asla yenilmeyen yüzlerce brrrr, dondurmacıda nispeten güzel kızlara düşük özgüveni nedeniyle hiç yanaşamaması, kız arkadaşını hayalinde kurgularken ona bir geçmiş dahi uyduramaması, kızı bazen fizikçi bazen garson olarak düşlemesi, kızın (jakein düşünde yarattığı bir karakter olduğu için) kendini jake'in küçüklük fotoğrafına benzetmesi, kızın arabada giderken bazen film karakterine dönüşmesi hayal dünyasının tutarsızlığı ve aslında kendinin hiçbir şeye layık olmadığı inancıyla tamamen yıkılan düş dünyası sonucunda, dışındaki hademenin içindeki dans eden yakışıklı çocuğu yani umudunu bıçaklayıp öldürmesiyle karakter sona geliyor. kendiyle tamamen yüzleştiği an, hayatı ve film bitiyor.
Jimmy bu resim jake'in çocukluk odasındaki kitaplığından bir resim. Köpek jimmy jake çocukken ölmüş ve krematoryumda yakılmış bir köpek, resimdeki de onun kül kavanozu, dolayısıyla ona dair anılar tamamen silinmek üzere. köpeğin silkinmesi sırasında oluşan 'motion blur' ve netleyememe hissi silinmekte olan anıları temsil ediyor.
Charlie Kaufman'ın arkadaşı olan Eva H.D.'nin yayımlanmamış şiiri Bone Dog
Eve dönmek korkunçtur köpekler yüzünü yalasa da yalamasa da,
seni bekleyen eşin
ya da onun suretine bürünmüş yalnızlığın olsa da.
eve dönmek korkunç bir yalnızlık demek,
geldiğin yerin o ezici basıncını
tebessümle hatırlarsın çünkü
bilirsin eve döndüğünde her şey kötüleşecek.
yapraklara tutunan böcekleri düşünürsün,
yolda geçen uzun saatleri,
yol yardımını ve yediğin dondurmaları,
bazı bulutların tarifi güç şekillerini
ve geri dönmek istememenin gönüllü sessizliklerini düşünürsün.
geri dönmeyi istememişsindir çünkü.
eve dönmek berbattır.
yalnızca eve has o sessizlikler
ve yorgunluktan başka hiçbir şeyi tetiklemeyen o bulutlar
ki onlar, bu bulutlar, asıl şüpheli olanlardır;
geride bıraktığın diğer her şeyden farklı bir dokusu vardır onların.
aslında sen de, bir başka bulutumsu kumaştan dokundun,
istenmeyen
artakalan,
ay ışığının dahi gördüğüne sevinmediği
geri döndüğü için mutsuz
yanlış yerlerde hep noksan
kötü dikilmiş bir takım, eski püskü bir sarı bez, yıpranmış.
eve dönüyorsun, başka bir gezegenden gelmiş gibi, yabancı.
yer çekimi, şimdi etkisini artırmış
bağcıklarını çözüyor, omuzların
alnındaki o endişenin şiirine karışıyor.
eve dönüyorsun içinde daha derin bir boşluk,
yarına silik bir bağ ile tutunan susamış sen,
birbirinin aynı günlerin geçişini iç çekerek izliyorsun,
varsın hepsi aynı anda gelsin.
ne de olsa sen, artık evdesin.
güneş yorgun bir fahişe gibi doğup batıyor,
sen yaşlanıp dururken hava, kırık bir uzuv gibi durgun.
vücudundaki tuz dalgalarından başka hiçbir şey hareket etmiyor.
gözlerin kamaşıyor, kendi havanı yanında taşıyorsun;
o büyük, mavi balinayı; içine işlemiş karanlığı.
geri dönüyorsun kızılötesi görüşünle
gözlerindeki açlıkla.
geri dönüyorsun, doğaya kafa tutan güçlerinle
kemikten evine.
ve şimdi gördüğün her şey
hepsi
sadece kemik.